"Boş bırakılan alanlar yanlış şekilde dolduruluyor"
Eraslan, hayatın boşluk kabul etmediğini ifade ederek, ailelerin çocuklarıyla yeterince ilgilenmemesi durumunda bu boşlukların yanlış yollarla doldurulduğunu dile getirdi. "Boş bıraktığınız yerleri birileri doğru ya da yanlış bir şekilde dolduruyor" diyen Eraslan, bu durumun gençlerin manevi savruluşuna zemin hazırladığını belirtti. Gençlerin çağın getirdiği değişimlerle farklı kavram ve yaşam tarzlarına yöneldiğini ifade eden Eraslan, bu konuda ailelere büyük sorumluluk düştüğünü vurguladı.
"Gençlere geç kalıyoruz"
Eraslan, teknolojinin hızla geliştiği ve Batı'nın bu konuda daha ileride olduğu bir dönemde, gençlerin algılarının dış etkenlerle yönetildiğini ifade etti. Batı medyasının ve sosyal medya platformlarının "cinsel eşitlik, ekonomik özgürlük, LGBT, feminizm ve hümanizm" gibi kavramları gençlere aşıladığını belirten Eraslan, "Peki başarılı oldular mı? Evet, oldular" diyerek bu sürecin gençleri nasıl etkilediğini ortaya koydu.
"İslam’dan uzaklaşan gençler"
Eraslan, bazı gençlerin sadece aile büyüklerini değil, Allah'ı, kitabı ve peygamberi de sorguladığını belirterek, manevi boşluğa sürüklenen bu gençlerin ateizm, deizm ve agnostisizm gibi inançlarla kendilerini tanımlamaya başladığını dile getirdi. "Cami ve cemaatleri bir kenara bırakın, bazı imam ve hocaların dahi karşılığını bilmediği bu kavramlarla gençlerimiz karşı karşıya" diyen Eraslan, bu duruma karşı toplumun tüm kesimlerinin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini ifade etti.
"Sürekli eleştiriyoruz, ama çözüm üretemiyoruz"
Gençlerin eleştiriden öteye gitmediğini belirten Eraslan, "Gençleri eleştiriyoruz ama onların yaşadığı manevi boşluğu doldurmak yerine sadece mahkûm ediyoruz" şeklinde konuştu. Eğitimcilerden imamlara kadar herkesin bu süreçte sorumluluğu olduğunu vurgulayan Eraslan, eleştirilerin gençleri daha da uzaklaştırdığını ve bu yaklaşımın sorunu çözmediğini belirtti.
"Dernekler ve vakıflar da sınıfta kaldı"
Eraslan, toplumun farklı kesimlerine yönelik eleştirilerini sürdürerek, dernekler, vakıflar ve cemaatlerin de gençlerle ilgili konularda başarısız olduğunu belirtti. "Yıllardır aynı eylem, aynı söylem; değişen hiçbir şey yok. Kurumlarımız sürekli insan kaybediyor" diyen Eraslan, bu süreçte herkesin sorumluluk alması gerektiğini vurguladı. Kurumların kendi içinde bile bölündüğünü ve bir duruş sergilemekte zorlandığını ifade etti.
"Gençlere yeterli zaman ayırmadık"
Gençlerle olan ilişkilere dair samimi itiraflarda bulunan Eraslan, "Sevdiğimiz birçok insana yeterli zaman ayırmadık, onları anlamaya çalışmak yerine cebelleşmeyi tercih ettik" diyerek gençlere yönelik yaklaşımın değişmesi gerektiğini belirtti. Ailelerin, gençlerin özgürlüğünü sınırlandırmadan onlara doğru bir yönlendirme yapması gerektiğini vurgulayan Eraslan, "Biz yemedik, yesinler; biz görmedik, görsünler" anlayışının gençleri serbest bıraktığını ve ipin ucunun kaçmasına sebep olduğunu söyledi.
"Batının algı yönetimi karşısında mücadele zor"
Eraslan, Batı'nın gençler üzerindeki etkisine değinerek, medyanın ve sosyal medyanın gençleri etkilemede ne kadar güçlü olduğunu vurguladı. Bu süreçte Müslüman âlimler, imamlar ve akademisyenlerin yeterince etkili olamadığını belirten Eraslan, gençlerin doğru yoldan sapmasını önleyecek daha fazla çözüm yolu üretilmesi gerektiğini dile getirdi.
"Yiğit düştüğü yerden kalkar"
Konuşmasının sonunda umutsuz olmadığını belirten Eraslan, "Yiğit düştüğü yerden kalkar. Nerede düştüğümüzü düşünelim ve yeniden ayağa kalkalım" ifadelerini kullandı. Bu sürecin Allah’ın bir sınavı olduğunu belirten Eraslan, İslam’ı daha iyi anlamaya ve gençlere doğru yolu göstermeye yönelik çabalara devam edilmesi gerektiğini vurguladı.
ADANA (UHA) - REMZİ YILDIRIM
SON YAZILAR